4 Ağustos 2010 Çarşamba

Vladimir Nabokov'un Edebiyat Dersleri Kitabı '' SONSÖZ ''

                 Bazılarınıza,dünyanın bugün içinde bulunduğu tedirgin edici koşullar altında edebiyat, özellikle de yapı ve biçem incelemesi yapmak boşuna bir çaba gibi gelebilir. Bence zaten, belli yaratılışdaki bir insan tipine - ki hepimiz değişik yaratılışlardayız - biçem incelemesi yapmak her koşulda boşuna bir çaba gibi gelebilir . Ama bunun ötesinde, gene bana öyle geliyor ki ister sanatsala yönelsin, ister pratiğe, her zihinde gündelik yaşamın korkunç sıkıntılarını aşan, her zaman almaya, sindirmeye hazır bir hücre vardır.




                Sindirdiğimiz bu romanlar, size yaşamın gözle görünür sorunlarına uygulayabileceğiniz  bir şey öğretmeyecekler. Büroda ya da ordu çadırında ya da mutfakta ya da çocuk bakımında size bir yardımları dokunmayacak. Hatta, sizinle paylaşmaya çalıştığım bu bilgi su katılmamış bir lükstür. Size Fransa'nın toplumsal ekonomisini açıklamakta ya da bir kadın ya da genç erkek kalbinin sırlarını anlamakta yardımcı olmayacaktır. Ama gösterdiğim doğrultuları izlediyseniz, esinle dolu, yazarı tarafından noktasına virgülüne kadar hesaplanmış  bir sanat yapıtının verdiği su katılmamış doyum duygusunun almanıza yardım edebilir; bu doyum duygusu da giderek daha özgün bir zihinsel keyife dönüşebilir; bütün tökezleme ve duraksamalarına karşın yaşamın iç dokusunun aynı zamanda bir esin ve ölçü biçi işi olduğunu farkettiğinizde duyacağınız keyife.
               

                Bu derslerde şu harika oyuncakların - edebiyat başyapıtlarının - iç düzenini gözler önüne sermeye çalıştım. Sizi romanları, kendilerini roman kişileriyle özdeşleştirmek gibi çocukça  ya da yaşamı öğrenmek gibi yeni-yetmeliğe özgü ya da ardarda genellemeler sıralamak gibi akademik bir amaçla okumayan iyi okurlar katına çıkarmak istedim. Kitapları biçimleri, düşlem zenginlikleri, sanatları için okumayı öğrenmek istedim. Size bir sanatsal doyum ürpertisi yaşatmak, kitaptaki kişilerin değil, yazarın heyecanlarını paylaşmayı öğretmek istedim. Kitapların çevresinde dönenip, kitaplar üzerine çene çalmadık; şu ya da bu başyapıtın yüreğine indik dosdoğru, meselenin en can alıcı noktasına.

                Bazılarınız büyük başyapıtlar okumaya devam edecek, bazılarınız mezun olduktan sonra kitap okumayı bırakacak; kişi büyük yazarları okuyarak zevk alma yeteneğini geliştiremeyeceğini düşünüyorsa, hiç okumasın daha iyi. Öyle ya, başka alanlarda da hazlar bekliyor bizi; arı bilimin hazzı da arı sanatın hazzı kadar büyük bir haz.Asıl olan o hazzı düşünce ya da heyecanın her alanında bulabilmek. Nasıl haz duyulacağını bilmiyorsak, insan düşüncesinin sunabileceği en ender rastlanan ve olgun sanat meyvalarını derleyebilmek için olduğumuzdan biraz daha yükseğe çıkmayı öğrenemezsek, yaşamın en iyi yanlarını  kaçırıyoruz demektir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder