11 Temmuz 2011 Pazartesi

EĞRETİ OKUMALAR

AYNUR ULUÇ

Yollarda kitap okumayı çok severim. Bedenim coğrafyada yol alırken, zihnim de alır bir yandan gözümden akıp geçen sayfalarda. Bu günlerde elimde hep Gaston Bachelard’ın kitapları. Onun satırlarında kâh tarih öncesi günlere gidip harfleri tutuşturuyorum, kâh en gizemli mekânları düşlerken buluyorum kendimi. Bazen de takılıp kalıyorum bir cümlesinde. İşte öyle bir sayfaydı o gün tramvayda okuduğum da. Cümlelerin içinde bir gidiyor, bir duraklıyor ama bir türlü çıkamıyordum işin içinden. Gaston amcam, imgelem ve eğretileme arasındaki ilişkiyi tersten düzden anlatırken beynim anlamakta zorlanıyordu. Çok mu yorgundum, konu mu zordu? Neyseki ilerki sayfalarda bu konuyu iyice açacağını söylüyordu da içim rahatlıyordu. Kendime not olsun diye sayfanın kenarına “imge” ve “eğretileme” yazdım ama sanki konuyu tamamen anlamış gibi bir edayla. Yazmamla birlikte sağ tarafımdan gelen aceleci ve telâşlı bir sesle sayfadan gözümü, içinde gezindiğim düşlerden algımı ayırdım...




Todd Peterson
-Pardon, siz öğretmen misiniz?

-Hayır…

-Çok özür dilerim ama okuduğunuz sayfadan kendimi alamadım. Farkı neymiş şimdi imgelem ve eğretilemenin. Çok karışık görünüyor konu, nasıl anlayacakmışız hangisi olduğunu?

Gülümsedim. Valla ben de anlayamadım, dedim. O yüzden kendime not aldım ki, unutmayım anlamadığımı. Şimdi benimle birlikte, siz de okumuşsunuzdur sanırım; nasılsa yazar ilerki sayfalarda ayrıntılı olarak yeniden girecekmiş bu konuya.

- Tamam , o  girecekmiş de ben ne yapacağım şimdi... Bu durakta inmek zorundayım.

-Kitabın ismini vereyim, bulup okumaya çalışın.

-Evet evet, bu çok iyi fikir bunu mutlaka öğrenmeliyim. Lütfen şu kartımı alın ve ne olur bana bildirin kitabın ismini.

Şaşkın kalakaldım. Sanki adam, bir anda ortaya çıkmış ve yine bir anda da yok olmuştu. Elimde tuttuğum kartvizite yöneldiğimde tramvay yeniden hareket etmişti bile. İsim soyadın altında yazılı tanımlama her şeyin yanıtı gibiydi:

“Bilirkişi…”

Aynur Uluç



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder